Sevgilimden Son Mektup – Jojo Moyes

Senden Önce Ben ile çok sevdiğim Jojo Moyes‘un Türkçe yayınlanan 2. kitabı, Sevgilimden Son Mektup. Ben bunu okuyana kadar yazarın başka kitapları da çevrildi ama neyse…Onlara da sıra gelir umarım. 

Senden Önce Ben‘e yarım bıraktığım iki kitabımın üstüne başladım. İlaç gibi gelsin, bir çırpıda bitsin istedim ve öyle de oldu.

Sevgilimden Son Mektup, 1960’lı yıllarda yaşanan bir yasak aşkı anlatıyor. Jennifer, zengin, güzel ama evli genç bir kadındır. Yaşadığı hayat onu mutsuz etmektedir, ancak o bu yaşam şeklini kabullenmiştir. Bir gün hayatına yakışıklı gazeteci Anthony girer. Kocasının madenleri hakkında bir yazı yazacak olan Anthony ile ilişkisi önce atışmalar ve yanlış anlaşılmalar ile başlar, daha sonra aralarındaki bu elektrik aşka dönüşür. Yazılan aşk dolu mektuplar aralarında küçük bir sır olur. Jennifer aralarındaki bu ilişkinin gidişinden memnundur ancak bir gün Anthony iş teklifi alıp ve Jennifer’a da kendisiyle gelmesini teklif ettiğinde aşkın peşinden mi gitmeli, yoksa evliliğini tehlikeye atmamalı mı bir ayrıma düşer. 

sevgilimden-once-son-mektupSonra…Jennifer gözlerini bir hastanede açar. Kaza geçirmiştir. Ne yazık ki hafızasını kaybettiğinden olanı biteni anlayamaz, yanındaki adamı tanıyamaz haldedir. Acaba Jennifer her şeyi göze alıp aşkı mı seçti, yoksa o dönem çokça kadının yaptığı üzere evliliğini ve itibarını her şeyin önünde mi tuttu. Cevapları Sevgilimden Son Mektup’ta.

Sevgilimden Son Mektup aslında konu olarak sıradışı bir roman değil. Ancak hikayenin anlatış biçimiyle türündeki kitapların arasından sıyrılıyor benim gözümde. Biz bu hikayeyi nasıl öğreniyoruz? Son zamanlarda moda olduğu üzere, iki farklı zaman dilinde geçen bir roman bu. Klasik olarak geçmişte ve günümüzdeki karakterler arasında bir şekilde bir bağ oluşuyor ve günümüzdeki karakter geçmişin sayfalarını tekrar tekrar açıyor, neler olup bitti ortaya çıkarıyor. Ama Senden Önce Ben bu dengeyi çok güzel oturtmuş, kitaptaki asıl karakterler kimler, asıl olay ne çok güzel anlatmış. Benim böyle kitapların çoğunda gördüğüm hataların bir tanesi hikayeler eşit şekilde önemli olduğu halde , hikayelerin birine gereken özen verilmiyor ve olaylar aceleye getiriliyor. Bu kitapta ise günümüz kısmı sadece bir araç olarak kullanılmış. Yine merak ediyorsunuz onların da başına ne geldi diye, ancak gereken ölçüde ve önemde size aktarılıyor. Umarım demek istediğimi burada anlatabildim.   

Hikaye 1960’lı yıllar ağırlıklı geçtiğinden karakterlerin o dönemdeki zihniyetleri çok önemli. Kadınların geri planda olduğu, çalışmak şöyle dursun ülke hakkındaki önemli bir konuda bile söz söyleyemediği ve düşüncesini ifade edemediği, eşinin yanında sadece göstermelik bir yerinin olduğu dönemler. Jennifer arkdaşlarından bu yönüyle sıyrılıyor. Çünkü kocasını aldatmak, o dönemler bir kadının pek de harcı olan bir iş değil. Bu konuda Jennifer’in üstündeki baskıyı da güzel aktarmış Jojo Moyes. Bu konuda iyi bir araştırma, karakter analizi yaptığını söyleyebilirim.

Senden Önce Ben, dediğim gibi konu olarak sıradışı bir roman değil. Hatta Türk filmlerinde olur denilen sahneler de var bana göre. Ama hiç önemli değil. Olayların sırası okuyucuyu kendine kilitleyecek bir biçimde anlatılıyor. Joyo Moyes’un dilini ve tekniğini bu yüzden sevdim. Senden Önce Ben’i de çok beğenmiştim. Hikayeler de güzel ancak yazar kendi farkını koyuyor.

Bu arada iki kitap arasında da farklar var tabii. Fark olacak tabii, zaten bambaşka kitaplar! dediğinizi duyar gibiyim. Bahsettiğim şey yazar kendini yenilemiş gibi geldi bana. Örneğin Kristin Hannah’ı okumayı çok seviyorum, ancak yazarın bütün kitaplarında aynı duygu yoğunluğu, neredeyse aynı karakterler ve olaylar dönüyor. Jojo Moyes’ta bunu hissetmedim ve bu çok hoşuma gitti. 

Son zamanlarda o kadar “tatlı” kitap var ki raflarda, hangisi gerçekten kaliteli bir eser anlamak zor oluyor. Senden Önce Ben’i okumadıysanız öncelikle Jojo Moyes ile tanışmanız için onu, ardından da Sevgilimden Son Mektup‘u öneriyorum!

Jojo Moyes’un Morkitaplık’ta yer alan diğer kitapları;

Senden Önce Ben