Açlık Oyunları #3
*Yazı serinin diğer kitapları hakkında bilgi içermektedir.
Açlık Oyunları’nın 3. kitabı olan Alaycı Kuş ile birlikte seriyi tamamlamış oldum. Seri kitapları bitirdiğimdeki o her zamanki hüzün yine içime oturdu. Siz de öyle hissediyor musunuz bilmiyorum ama ben seri kitaplara daha da bağlanıyorum, Harry Potter, Alacakaranlık gibi. Olayların devamının geleceğini bilmek, karakterlerden hemen ayrılmayacağımı bilmek daha da heycanlandırır beni. Ne yazık ki her güzel seri de olduğu gibi Açlık Oyunları da beni tatmin eden bir finalle bitti.
Nerde kalmıştık? Kısaca bir özet geçmek istiyorum. İlk kitap Açlık Oyunları ile Katniss kendini ölümüne savaşması gereken bir oyunun içinde bulmuştu. Burada kendi mıntıkasından Peeta ile birlikte galip olarak çıkmıştı. İkinci kitap Ateşi Yakalamak’ta ise Katniss ister istemez bir isyanın parçası olmuş, bu nedenle de zorla katıldığı Çeyrek Asır Oyunları’ndan kaçırılmıştı. Alaycı Kuş ise Katniss’in bir isyanın yüzü olarak yer alışını, zalim Capitol’e kafa tutuşunu anlatıyor.
Daha önceden yok edildiği sanılan 13. Mıntıka’nın ortaya çıkmasıyla bir isyan hareketi başlatılır. Bu isyanın yüzü de tabi ki herkesin sevdiği ve güvendiği Katniss’tir. Bu sırada Peeta, Capitol’ün elinde tutsak kalmıştır. Katniss, ailesi, Gale ve 12. Mıntıka’dan kurtulmaya başaran kişiler 13. Mıntıka ile birlikte bir devrim planlamaktadır. Daha doğrusu Katniss yine buna mecbur bırakılmıştır.
Böylece mıntıkaları ayaklandırma, Capitol’e kafa tutma politikaları başlar.
Alaycı Kuş genel olarak Capitol’ü nasıl yıkmaya çalıştıklarını anlatıyor. Bu sırada Katniss’in Peeta ve Gale arasındaki kararsızlıklarına da şahit oluyoruz. Sizce Katniss kimi seçecek? Çocukluğundan bu yana tanıdığı, küçükken bir gün mutlaka evleneceğinden emin olduğu Gale’i mi, yoksa oyunlardan sonra en çok güvendiği kişi olan, başta bir oyunun parçası ancak daha sonra gerçek hale gelen bir sevgi duyduğu Peeta’yı mı? Kitabın başından beri bir türlü tahmin yürütemiyoruz bu konuda, iki yön de devamlı ağır basıyor. Alaycı Kuş her açıdan olayların çözümlendiği anahtar kitap rolünü üstleniyor.
Kitap diğerlerinde de olduğu gibi 3 bölümden oluşuyor; Küller, Saldırı ve Katil.
Alaycı Kuş, diğer kitaplardan biraz farklı aslında. Yazar Suzanne Collins bu kitaba daha ağır bir hava katıyor. Böylece yaşanan acıları daha da hissedilir kılıyor. 12. Mıntıka’nın yerle bir edilmesi, 13. Mıntıka’da yaşarken karşılaştıkları zorluklar, Capitol’deki insanların durumu. Kitap bir genç okur kitlesinden yetişkinlere atlıyor gibi. Tabi bunun altında kitabın asıl verdiği mesajların yattığını söyleyebiliriz. Capitol’ün gerçek hayatta temsil ettiği zorba yönetimler, bunun yanında devamlı kaybeden ve acı çeken taraf olan siviller, savaşın gösterilen nedenlerinin altında yatan gerçek nedenler. Açlık Oyunları serisi genel olarak aslında okuyucuya daha fazlasını anlatıyor ama tabi anlayana.
Ben Alaycı Kuş’u yine bir solukta okudum. Kitabın akıcılığı için aksi zaten söylenemez. Kitabı okurken Katniss’in hissettiklerini yaşadığımı, savaş anında yaptığı konuşmaları benim de hissettiğimi söyleyebilirim. Sizin de içinizdeki ateşi yakıyor bir anlamda. Bir andaysa kitabın o ağır ve kasvetli havası size de bulaşıyor, özellikle kitabı bitirdiğim andaki duygularımı tarif etmem imkansız. Bence Collins bu konuda iyi iş çıkarıyor.
Bu sırada serinin sinema filmleri de çekiliyor. Son olarak okuduğum haberlere göre Alaycı Kuş son modaya uygun olarak 2 film olarak çekilecekmiş. Böyle yapılış amacı bir yana, sinema filmlerine uzun süre aşina olacağımız için memnunum.
Alaycı Kuş ile birlikte Açlık Oyunları serisi de tamamlanmış oldu. Benim okuduğum en iyi seri kitaplardan bir tanesiydi. Piyasada görebileceğiniz birçok seri kitap var, ama kaliteli bir şeyler okumak istiyorsanız Açlık Oyunları’nı, beğeneceğinize emin olarak, önerebilirim.
Suzanne Collins hakkında bilgi edinmek için tıklayınız.
Suzanne Collins’in MorKitaplık’ta yer alan diğer kitapları;