Bazen annenin geçmişine bir kapı araladığında kendi geleceğini bulursun…
Kış Bahçesi, Kristin Hannah‘ın kaleminden çıkan hüzünlü bir aile geçmişini anlatıyor.
Meredith ve Nina tek ortak noktaları anne ve babaları olan iki kız kardeştir. Meredith düzenli bir aile yaşamını sürdüren iki kız annesi bir kadın, Nina ise fotomuhabirlik yapan ve ömrünün çoğu yurtdışında insanların hayatlarından kareler yakalamakla geçen bir kadındır. İki kız kardeş babalarının aniden kalp krizi geçirmesiyle kendilerini tekrar evde birarada bulurlar.
Babaları ölüm döşeğinde kızlarından sadece bir tek şey istemektedir. Annelerinden, küçüklükleri boyunca dinledikleri tek masalı yeniden ve sonuna kadar dinlemeleri. Köylü Kız ve Prens. Bu hassas bir konudur. Anneleri Anya, kızlarına karşı o kadar soğuk davranmıştır ki bugüne kadar, aralarında anne-kız ilişkisi hiç oluşmamıştır. Meredith ve Nina annelerinden sevgi görmeyi ummaktan vazgeçeli o kadar zaman olmuştur ki babalarının son isteği onlara imkansız gibi gözükse de kabul ederler.
Babaları öldüğünde anneleri kendi kaybeder. Meredith annesinin aklını kaçırdığını zannederken, Nina annesinin bir şeylerden korktuğunu farkeder. Anneleri her gün evlerinin kış bahçesi olarak düzenlenmiş bölümüne gider, kendi kendine hikayeler anlatır. Bu kış bahçesinin annesi için çok önemli bir yeri vardır. Nina babalarının son isteğini yerine getirmelerinin zamanı geldiğini anlar. Artık masal anlatılmaya hazırdır, ancak iki kız kardeş annelerini bunca yıl kendilerinden uzak tutan ve şimdi birleştirecek olan masalı dinlemeye pek de hazır değildir.
Meredith ve Nina bu masalı aslında bir çok kez dinlemiştir. Anneleri olayları değiştirmemiş, ancak çocuklarına bunun bir masal olduğuna inanmaları için ejderhalar, cüceler katarak anlatmıştır. Böylece bu masalın annelerinin geçmişi olduğunu da anlamamışlardır. Anneleri her gece, sadece karanlıkta, masalı parça parça anlatmaya başlar. Masal anlatıldıkça kız kardeşler de geçmişte anneleriyle yaşadıkları anılara yolculuk yaparlar ve taşlar yerine oturmaya başlar.
Anneleri Anya, Rusya’nın geçirdiği en kötü günlerde Leningrad’da, babasını kaybetmiştir. Babasını kaybettikten sonra artık hiçbir şey eskisi gibi olmamış ve yoksulluk ardından gelmiştir. O zamanlar adı Vera olan Anya, Sasha adında genç bir delikanlıya aşık olurken başına geleceklerden habersiz sadece kütüphanede çalışmaktadır. Sasha ile evlendikten sonra Anya adında bir kız, Leo adında bir erkek çocukları olur. Ailesiyle mutlu yaşamaya çalışan Vera’nın mutluluğu Sasha’nın gönüllü olarak orduya katılmasıyla bozulur. Ardından yoksulluk, açlık, hayatta kalabilme mücadelesi gelir.
Vera‘nın bu zor savaş zamanlarında annesini, kardeşini, çocuklarını ve sevdiği adamı nasıl kaybettiği hüzünlü, insanın iliklerine kadar işleyen acıklı bir hikaye…
Meredith ve Nina, annelerinin geçmişini öğrenirken hayatlarının da neden böyle olduğu konusunda düşünme fırsatı bulurlar. Çünkü Meredith’in evliliğinde problemler oluşmaya başlamış ve eşiyle birbirlerini sevmelerine rağmen uzaklaşmışlardır, Nina ise sevdiği adamla evlenemeyecek ve bir yere bağlı yaşayamayacak bir kadın olmuştur.
Kristin Hannah, Ateşböceği Yolu’nda olduğu gibi Kış Bahçesi’nde de yine karakterlerine hayat verirken onların psikolojilerini bizlere derinlemesine anlatıyor. Yaşadıkları ortamda siz de kendinizi buluyorsunuz; Rusya’nın soğuğunda üşüyor, Afrika’nın sıcağında yanıyorsunuz. En önemlisi Vera’nın hayat hikayesi anlatılırken onun yaşadıklarını içinizde bir sancıyla siz de yaşıyorsunuz. Bir ailenin gizli kalan geçmişinin, geleceğini bu kadar etkileyeceğini kim bilebilir?
Kristin Hannah’ın Kış Bahçesi, asla unutulmayacak olan geçmişi bugünde yaşatıyor. Okumanızı kesinlikle öneriyorum.
Kristin Hannah’ın MorKitaplık’ta yer alan diğer kitapları;
Yazar hakkında bilgi edinmek için tıklayınız.