Amerikan temelli “Yeraltı Edebiyatı”nın en önemli temsilcilerinden birisi olan Jack Kerouac’un ölümünden birkaç yıl önce ailesinin köklerini Fransa’nın kuzeyindeki Bretonya bölgesinde aradığı günleri anlattığı kitabı. Kendisinin tarzına alışkın olanlar için kitap çok tatlı bir havada ilerliyor. Fakat daha önce Kerouac’ın ‘Zen Kaçıkları’, ’Yolda’, ’Deniz Benim Kardeşim’ gibi kitaplarını okumadıysanız bu kitap sizin için iyi bir başlangıç olmayabilir. Yani daha önce Kerouac tecrübe ettiyseniz kitabı şiddetle öneriyorum siz değerli takipçilerimize.
Kendini sık sık serseri olarak adlandıran gezginimizin yolda tanıştığı insanlarla olan sohbetleri, başından geçen olayları kendine has üslubuyla anlattığı bölümleri özellikle bir seyahat sırasında okursanız son derece keyif alacağınızı düşünüyorum. Ben şahsen, Doğu Ekspresiyle 26 saatlik bir yolculuk sırasında elime almıştım ilk kez kitabı ve kitap Erzincan-Erzurum arasındaki sürede bitmişti bile. Ayrıca yolda gördüğü herhangi bir insan ile ilgili yaptığı yarım sayfalık benzetmeler çoğu zaman yüzünüzde bir gülümsemeye sebep oluyor. Velhasıl kelam, Kerouac usta bize yine yolda önemli olanın gittiğimiz yer değil yolda olma halinin kendisi olduğunu bunun da bir devinim olduğunu yine inceden anlatıyor.
Hayatta öğrenilecek şeylerin önce yoldan, sonra kitaplardan öğrenilebileceğini düşünen ben sevgili yazarınız bu kitabı kendisinin ustalık eseri olarak gördüm ve tadı damağımda kaldı. Tavsiye ediyorum, yolda okumanız dileğiyle esenlikle kalın!