Çocukluğun Soğuk Geceleri – Tezer Özlü

“Herkes günlük yaşam, çalışma, kahveler ve lokantalardan sonra derin yalnızlığa gömülmeye alışmış.”

Yazıma kitabın en sevdiğim cümlelerinden birisiyle başlamak istedim. Kendi küçük zihnimde, çevremdeki insanlarla ilgili benzer şekilde gözlemler yaptığım şu dönemde bu cümle suratıma Ankara ayazı gibi çarptı.

Yıllardır hep okumak istediğim fakat bir türlü fırsat yaratamadığım bir yazar olan Tezer Özlü’nün kitabı geçtiğimiz ayın son haftasında elime geçti ve bir çırpıda bitti. Tezer Özlü’nün erken çocukluğundan başlayarak hayat yolunu, bu yolda tecrübe ettiklerinin zihnindeki yansımalarını bize aktardığı bu kitabı belki de hayatımın en yanlış/doğru zamanında okudum. Topluma karışmada, karşı cinsle olan ilişkilerinde ve hatta ailesindeki yalnızlığını bize etkili bir dille aktardığı bu kitapta, bazı kendi ruhsal durumunu betimlediği bölümlerde kendinizi yazara yakın hissedebilirsiniz. Benim favorim özellikle akıl hastanesindeki şok tedavisi tecrübelerini aktardığı kitabın orta bölümleri oldu. O kısımlarda altını çizdiğim çok cümle, üzerine düşündüğüm bir çok aforizma oldu. Keyif alacağınızdan eminim.

Önceki cümlelerden de anlayacağınız gibi kitabın havası biraz karanlık. Tıpkı Tezer Özlü’nün hayatı gibi. Belki de şu günlere çok uygun/uygun değil. O kararı kendiniz vermelisiniz, ben karanlıktayken, benimle benzer duygu durumunda bulunduğunu düşündüğüm yazarların eserlerini okumayı seviyorum. Eğer siz de seviyorsanız, bu zor günlerde size de öneririm.

Yapı Kredi Yayınları’ndan okuduğum bu kitabı okurken size eşlik edebileceğini düşündüğüm bir de şarkı ekliyorum.

Sağlıklı kalın sevgili Morkitaplık takipçileri.

Ane Brun-Closer