Kitabı genel olarak değerlendirmek gerekirse uzun karakter tasvirleri ve tarihsel arkaplan anlatımları sebebiyle başlarda biraz yavaş ileriyor. Ben o yavaş ilerleyen bölümlerden bilhassa keyif aldım. Fakat belirli bir noktadan sonra olay örgüsü sizi içine öyle bir çekiyor ki son 100-150 sayfayı neredeyse elinizden bırakamadan okuyorsunuz. Kar özlemiyle yanıp tutuştuğumuz bu sıcak kış günlerinde, bu özleminizi katlayacak bir dolu kar manzarası tasviriyle dikkat çeken kitap, sizleri pandemi bitişiyle birlikte bir Kars gezisi planı yapmaya zorlayabilir. Yazarın şehir, insan ve manzara tasvirleri gerçekten çok etkileyici. İnsanları daşehri anlattığı gibi köşe bucak anlatmış. Ayrıca, uzun zamandır okuduğum en çarpıcı cümlelerden birisine rastladım bu kitapta.
“Ama mutsuzluk gerçek bir intihar nedeni olsaydı Türkiye’deki kadınların yarısı intihar ederdi.”
Frankurt’ta adeta sürgün hayatı yaşayan ana karakterimiz şair Ka’nın, intihar eden tesettürlü kadınlarla ilgili haber yapmak ve eski bir arkadaşı görmek amacıyla yaptığı Kars yolculuğu, orada yaşadıkları ve tanıştığı karakterlerin yan hikayelerini keyifle okuyacaksınız. Hikayeye dahil olanlar arasından kendime en yakın hissettiğim ve sevdiğim karakter açık ara“islamcı” bir fütüristik roman yazma motivasyonuna sahip olan Necip’ti. Sizler de okuduysanız kendinize yakın hissettiğiniz karakteri yorumlara yazabilirseniz konuşur, tartışırız. Kitaptaki hikayelerin merkezini oluşturan bir darbe hikayesi var. Fakat ben bunu okurken biraz garip hissettiğimi söyleyebilirim. O ana kadar ve sonrasındaki herhangi bir anda hikayeden kopmamışken, belki de en heyecanlı olması gereken yerde yazılanlara konsantre olmakta birazcık zorlandım. Bu tamamen kitap okuma deneyiminin öznelliğiyle alakalı olabilir ya da gerçekten o bölümdeki hislerim yazar tarafından ustaca planlanmıştır. İnternetteki yorumlara göz attığımda ve kitabı bana öneren arkadaşlarıma o bölümü okurken ne hissettiklerini sorduğumda benzer geri dönüşler aldım. Bu garipliği, iyi veya kötü sıfatıyla bağdaştıramıyorum, siz değerli okurlarda da böyle bir önyargı oluşturmak istemiyorum. Okuyun, hatta okuduktan sonra yorumlar kısmına görüşlerinizi yazın, üzerine tartışalım.
Memleketin siyasi konjonktürünün yakın geçmişteki değişimini ve bunun toplumdaki sancılarını çok iyi aktaran bu romanı, hem olay örgüsü, hem Kars gibi fazlasıyla romantik bulduğum bir şehri çok iyi tasvir etmesi ve ilgi çekici karakterleri sebebiyle kesinlikle öneriyorum.
Bu kitabı okurken sizlere Ludovico Einaudi’nin 12 Songs From Home albümünü öneriyorum. Kar’a kavuşacağımzı günler dilerim.