Takdir edersiniz ki kitapta ilk öne çıkan kitabın ismi. Kitabın ismi dikkatimi çektikten sonra içeriği ile ilgili fikir sahibi olabilmek adına arka kapağını okudum. Okur okumaz da fantastik kurgu olduğunu anladım ve kitabı okumaya karar verdim.
Kahramanımız David’in içinde bulunduğu zor günlerle başlıyor roman. Savaş yılları… İkinci Dünya Savaşı’nda Naziler her yeri yakıp yıkıyor. İngiltere tetikte. Yetmezmiş gibi David’in annesi oldukça hasta ve bu yüzden ne eviyle, ne de ailesiyle ilgilenebiliyor. David, kitapları kendisine sevdiren annesine zaman zaman kitap okuyor ve böylece sadece ikisine ait, paylaşabildikleri bir zaman dilimi yaratabiliyor. Annesini kaybettikten sonra David, yalnız ve mutsuz bir dünyanın içinde buluveriyor kendisini. Babası da kendi dünyasına çekilince iyice yalnızlaşan David’in tek arkadaşı kitaplar oluyor artık. David öyle bir kitap buluyor ki, o güne kadar bildiği masalları bambaşka halleriyle okuyor. Ne mutlu son var, ne de tamamen iyi huylu karakterler… Ve bu yaşadıkları üzerine fantastik birkaç olaydan sonra David kendini, kendi dünyasından çok uzaklarda bambaşka bir dünyada buluveriyor.
David’in bu dünyadan dönme mücadelesini okurken, bugüne kadar okuduğunuz, bildiğiniz masal kahramanlarını bambaşka halleriyle okuyacaksınız. Pamuk Prenses’i hiç yedi cücelerden dinlediniz mi? Dinlemelisiniz! Prens ve prensesin sonsuza kadar mutlu yaşamadıklarını göreceksiniz. Ya Kırmızı Başlıklı Kız’a ne demeli? Ondan bahsetmeyeceğim bile, okuduğunuzda sürpriz olmalı! Hansel ve Gratel’i de daha yakından tanıma fırsatını, David’in serüvenini okudukça bulacaksınız.
Kitap başlarda bir çocuk kitabı izlenimi verebilir. Şayet bana öyle oldu. Fakat bir yandan da çocuk kitaplarını kim sevmez ki? Başlarda sıkılır gibi olsam da, çocuk kitaplarının o masalsı dünyasını da özlediğimi fark ettim. Çok geçmeden kitap, masallar hakkında ters köşe yaparak ve hiç de çocuklara uygun olmayan zalimce, kanın gövdeyi götürdüğü o bölümlerde bu izlenimi sildi attı. Artık bir masal kitabının içinde değildim.
Bu kitapta, bu kahraman ölürse kitap biter (başrol ölürse dizi biter misali…) felsefesi geçerli değil. Hiç beklemediğiniz kişiler aniden ölüverip romandan ayrılabiliyor. E ne olacak şimdi bu karakter öldüyse derken, kendinizi yeni serüvenleri ve yeni karakterleri okurken buluveriyorsunuz. Kitaptaki kurgu baştan sona kadar size sürprizler yapıyor.
Kimi zaman çoğumuz kitaplarımızı okuyup bitirdiğimizde kafamızda soru işaretleri kalır. Hangimizin gidip yazara kafamıza takılan soruları sormak istediğimiz olmadı ki? Kitabın yazarı John Connolly kitabın bir bölümünde görüşlerine yer vererek, okuyucuları ile bir nevi diyalog kurmuş diyebilirim. John Connolly’nin bu bölümde kullanmış olduğu şu cümleyi çok sevdim: “Okumak, özellikle de kurgu bir şey okumak, dünyayı daha yeni ve daha mücadeleci bir anlayışla görmemizi sağlıyor.”
Bu kurgu roman; görmemiz, anlamamız gerekenleri fantastik bir biçimde bize sunmasıyla ön plana çıkıyor aslında. Kitabı bitirince anladım ki bu roman, bir çocuğun büyüme yolunda yaşadıklarını, yaşadığı zorluklarla nasıl güçlenip olgunlaştığını anlatıyor. Elbette bunu fantastik ve masalsı dünyası ile bizim anlayışımıza sunuyor.
Bu kitapta diğer kitaplarda rastlamadığımız bir şey var ki, o da son bölümde kitaptaki olayları ve karakterleri açıklamaya, daha ayrıntılı anlatmaya dair ayrılmış olan bölüm. Tam bir sürpriz diyebilirim bu bölüm için. Karakterlerin esinlendiği masallar, mitolojiler açıklanmış. İlginç masallar ve bu masalların geldikleri yer anlatılmış. Okuması öyle keyifli ki… Örneğin Kırmızı Başlıklı Kız masalının 16 farklı anlatımı olduğunu biliyor muydunuz? Bu kitapta daha nicesini öğreneceksiniz. Grimm Kardeşler’in masalları kitabın en büyük ilham kaynağı. Her masalın bir teması var. Her masalın teması çocukların korkularından esinlenerek onları uyarmak ve ders vermek için ortaya çıkmış. Tek tek bu masallar ve çocukların hangi korkularından esinlenerek anlatıldıkları açıklanmış. Bunların yanı sıra masalların değişik şekillerde anlatılmaya başlandığı, ancak daha sonra çocuklara anlatılmaya ve ders vermeye daha uygun hale getirilerek yayıldığına açıklık getirilmiş. Eğer masallarla ilgili bir araştırma yapmak istiyorsanız, Kayıp Şeyler Kitabı size fikir verecek bir kaynak olacaktır.
Sonuç olarak, Kayıp Şeyler Kitabı’nı okuduğunuzda sadece fantastik bir roman okumakla kalmayacak, kitabın sonundaki birçok masalı da okuyacak ve bu masalların kökenlerini öğreneceksiniz. Eğer masallara, fantastik kurguya ve mitolojiye ilginiz varsa, Kayıp Şeyler Kitabı tam da size göre…
Keyifli Okumalar…