Öncelikle her okuduğum Türk yazarın ardından ekliyorum biliyorsunuz, genel olarak yabancı kitapları okuyorum, biraz popüleritelerinden kaynaklanıyor sanırım, o kadar güzel reklamları, tanıtımları yapılıyor ki insan ister istemez okuma listelerine ekliyor onları. Tabi bu arada Türk yazarları da biraz kaçırıyorum malesef. Çok şey kaçırıyorum biliyorum…Öncelikle bu kitabı, Melekler Zamanı’nı, okuduğuma çok memnun oldum, Fatma Erdek gibi güçlü ve değerli bir kalemi keşfetmiş oldum böylece. Melekler Zamanı, bende iz bırakan kitaplar arasına girmeyi başardı.
Melekler Zamanı, çocukluğu yarım kalmış bir adamı, birbirinden koparılan iki kardeşi ve onların inanılmaz öyküsünü anlatıyor.
Okumadan önce kendinizi hüzünlü bir hikayeye hazırlamanızı öneririm.
Yusuf ile Yesra, iki kardeş. Bu iki kardeşin birbirine olan sevgisi öyle saf, öyle derin ki. Ancak yolları babası Yusuf‘u bir tarikatta yetiştirilmek üzere evden gönderdiğinde ayrılıyor. Yusuf, bu tarikatta ileride kullanılmak üzere bir piyon olarak yetiştirilirken, Yesra da kendinden yaşça büyük bir adamla evlendiriliyor. Ancak Yusuf ablasını özlüyor, onun kokusunu, adını söyleyişini, kardeşini seviş şeklini.. Ablasının böyle bir evlilikle kurban edilmesine dayanamayan Yusuf, her gün öldüğünü düşündüğü bu tarikat yuvasından kaçıyor. Ancak kocasının korkusundan oğluna sırt çeviren annesi yüzünden, Yusuf ailesinden, o şehirden, geçmişinden kaçıyor böylece. Ama Yesra’yı bir türlü unutamıyor.
Yıllar geçiyor, Yusuf artık Barlas adını almış, Datça’da büyük bir otelin sahibi olmuştur. Hayatına küsmüş, gündüz uyuyan geceleri ise içip dertlerini unutmaya çalışan sert bir adam olmuştur. Bir gece otelin kimsenin gezmediği koylarında boğulmak üzere olan bir kızı kurtarır. Nesil, böyle girer Barlas’ın hayatına…Barlas istemese de bu çok güzel kız hayatında bir iz bırakmıştır. Ertesi gün yollarını ayırırlar, ancak Nesil Barlas’a aşık olmuştur. Onun gece gibi siyah gözlerine, kara saçlarına… Bir de bunun üzerine hamile olduğunu öğrenir.
Barlas’a söylemek ister Nesil, ancak Barlas her defasında bilmeden engeller Nesil’i… Nesil en sonunda oğulları Ekin’i Barlas’a söylediğinde Barlas inanmaz, çünkü tıbbi olarak çocuk sahibi olması imkansızdır. Ancak ne çok ister bu bebeğin kendisinin olmasını, Nesil’in diğer kadınlar gibi yalan söylememiş olmasını, bu meleğin hayatına girmesini…Barlas, nihayetinde Ekin’in kendi oğlu olduğuna inanır ve Nesil’le oğullarına iyi bir hayat kurabilmek için onunla evlenmek ister. Ancak Nesil, asla aşksız bir evlilik yapmayacağını, Barlas kendisini sevmiyorsa bununla ayrı kalarak başa çıkabileceğini söyler.
Barlas, Nesil’e giderek aşık olurken onu da sevgisine ikna etmeye çalışır. Hayatının iki mucizesi Ekin ve Nesil’e birarada sahip olmaya çalışırken, bir yandan da geçmişine yolculuk yapar. Bir zamanlar gömmüş olduğu çocukluğunu, her şeyden sonra vazgeçtiği imanını bu iki meleği sayesinde yeniden diriltir. Sevmeyi öğrenir, sevilmek nedir yeniden tadar. Ya Yesra, ona da kavuşabilecek mi dersiniz?
Melekler Zamanı, beni çok etkileyen romanlardan bir tanesi oldu. Bunun nedenlerinin başında öncelikle hikayesinin çok güzel olması geliyor. Yusuf’un nasıl Barlas oluşu, Barlas ile Nesil’in aşkı, birbirlerine duydukları sevgi, Barlas gibi bir adamın babalığa olan hasreti, yıllar sonra sahip olduğu oğlunu seviş şekli. İkincisi de Fatma Erdek’in tartışılmaz anlatımı. Öylesine güçlü ki, kitabın öyküsü zaten duygusal, ancak Yazar kelimeleriyle sizi öylesine içine alıyor bu hikayenin. Yusuf’un ablasına olan sevgisini anlatışı benim de kalbimi ısıtırken, Yusuf’un o tarikatta yaşadıkları içimi dağladı. O küçük çocuk için çok üzüldüm. Barlas ile Nesil’in aşkını okurken, Barlas’la sanki sevmeyi bende adım adım gördüm, Nesil’in yalnızlıklarına ortak oldum. Umarım kelimelerim yeterli olmuştur, ama olmadı biliyorum. Bu kitap hayatımda okuduğum en duygu yüklü kitaptı.
Kitap iki farklı yoldan ilerliyor. Bir Barlas’ın hayatından başlıyoruz. Nesil’in hayatına girmesi, onunla yaşadıkları, yani şimdiki zaman. Bir de Yusuf’un hayatını öğreniyoruz, yaşadıklarını, korkularını, Barlas oluşunu. Yazar bu iki anlatımı da sonunda güzel bir şekilde bağlıyor, bu da hoşuma giden ayrıntılardan bir tanesiydi.
Bu kitabı okuyunca ne öğrendim, ne gördüm. Yesra ile Yusuf’un kardeşliklerine, birbirlerini sevmelerine imrendim, Barlas’ın sert yapısının altındakileri gördüğümde her insanın derinlerinde ne acılar saklayabileceğini gördüm, Nesil’in cesaretine ve hayatta dimdik duruşuna hayran kaldım.
Söylememe gerek var mı bilmiyorum ama kitabın sayfalarını deli gibi çevirerek okudum. Belki başladığım tarihten çok uzun süre sonra bitirdim, ama araya giren bayram dolayısıyla kitabımı en başında bırakmak zorunda kalmıştım. Kesinlike sizi saran bir kitap. Ben okulda, evde, her yerde okudum elimden bırakamadım. Hem sizi sıkmıyor, hem de olaylara biraz hız vererek gereksiz ayrıntıları da atlıyor.
Bu arada eklemek istiyorum ki Nesil ismini çok beğendim.*
Melekler Zamanı daha önce başka bir yayın evinden basılmasına karşın, bu yıl Ephesus Yayınları aracılığıyla yenilendi. Kapak tasarımı çok güzel, sizi çekiyor kendisine. Ancak bulabildiğim tek hata kitapta çok çok bariz olan ” de-da ” bağlacının yanlış yazımıydı. Nesil’de… Barlas’da… Bir değil, iki değil çok yerde bu yanlış vardı. Gözümden kaçmadığı için malesef buraya yazdım.
Melekler Zamanı hayatınıza çok şey katacak, belki hayatınızda bazı şeyleri yeniden düşünmeye itecek bir kitap sizi. Fatma Erdek‘in ilk romanı olduğuna inanmak güç. Şiddetle öneriyorum.