Bana Bir Söz Yeter – Linda Francis Lee

Bana Bir Söz Yeter tam anlamıyla romantik-komedi tadında olan eğlenceli bir roman.  ABD yapımı bir film desem  daha mı  doğru olurdu?

Sanırım her genç kız romantik-komedi film izlemeyi seviyordur. Bizi hem güldüren  ve  hep  o değişmeyen  mutlu sonlara alıştıran filmler…Ben de zaman zaman romantik-komedi izleyen ve o anın mutluluğuna kapılanlardan olsam da  bunu aynı şekilde  hiç okumamıştım  ve Bana Bir Söz Yeter bana bu kategoriye daha yakın gibi geldi. İtiraf etmem gerekirse de zaten kapak resmini bir film kapağına benzettiğim için almıştım bu romanı. Ve kitabı bitirmemle de kitabımızın The Ugly Truth ile bir çok benzerliliğinin  olduğunu görmüş oldum.

 Hikayemizde her şey  bir test üzerine başlar…

Chloe, Julia, Kate çok yakın üç arkadaştır. Çocuklarından beri birlikte büyümüş, hayata birlikte atılmış 3 genç bayan. Kate, hayatının aşkını bulmuş güzel bir evlilik yapmıştır. Julia ise babasının ölümü üzerine KTEX TV’nin başına geçmiştir. Chloe ise büyükannesini ,ailesinden olan tek kişiyi, kaybettikten sonra yalnız bir hayat sürerken hiç görmediği babasıyla tanışmıştır ve yeni bir dayanak bulmuştur  kendine. Bu üç yakın arkadaş neredeyse hayatı birlikte yaşıyorlardır. Evleri dipdibedir ve üçüde KTEX TV dedir. Chloe ve Kate , Julia’yı yalnız bırakmıyor ve şirkette ona destek oluyordur. Kate, haber spikerliği yapıyordur. Chloe ise KTEX TV ‘nin ödüllü kanal müdiresidir.

Chloe’nin aklı Julia’nın onlara gönderdiği test ile allak bullak olmuştur.Bu kafa karışıklığı ile bu testi uygulayıp ,sonucunu  görmek ister. Julia’nın onu mecburen gönderdiği bir  iş yemeğinde  aniden  bunu denemeye karar verir. Aslında Chloe’nin karakterine tamamen aykırıdır bu durum. O her zaman  zeki ve mantıklıdır.Kendine güvenir ve sitilini bozmak istemez. Ama aniden denemek ister işte. Kendine sıradan, tarzına aykırı, dikkat çekici bir elbise seçer. İş görüşmesinin yapılacağı otele gittiğinde otele giremeden rüzgarın hışmına uğrar ve fena halde bir genç adamın üzerine düşer. Ve testini uygulayacağı kişiyi bulur.

Sterling Prescott, Prescott Medya’nın sahibidir. İflasın eşindeki aile şirketinin yönetimini devralıp, korkulan medya kuruluşlarından biri haline getirmiştir. Sterling’in  avları batmaya yakın şirketleri düşük fiyatlarla almaktır. Bundan dolayı da  acımasız bir kuruluş olarak anılmaya başlanır. Sterling’in sıradaki projesi  borç batağındaki KTEX TV’yi almaktır. Ama KTEX TV sorumluları ile görüşmeye gittiğinde onu  büyük bir sürpriz bekliyordur. Bir gece önce otelde tanıştığı ve onun kim olduğunu bilmeden onunla konuşan ve kendisinin dedikodularla anılmasını sağlayan  bayan bekliyordur onu. Toplantıya girdiğinde, o bayanın bir gece önceki  otelde tanıştığıi bayan olduğuna inanamaz, tamamen farklıdır çünkü. Ciddi gözlükleri ve duruşu ile ondan ilk  başlarda emin olmasa da sonra onun o çılgın bayan  olduğunu anlar. Ama bu bayanlar Sterling’i yine tanımamıştır. Çünkü  Sterling, ünlü bir iş adamı olsa da medyada görünmeyi sevmediği için pek tanınmıyordur. Sterling’i Prescott Medya’dan gelen yardımcı zannetmişlerdir. Chloe’ de bu durumu bilmeden eleştiri ve kötü yorumlarıyla direk başkanlarını hedef almıştır. Çünkü gelen adamların  acımasız Prescott firmasından gelmeleri bile onun için yeterli bir sebeptir.

Bu yorumları duyduktan sonra, kendini yardımcısıyla karıştıran bu bayanları bozmayanUgly Truth filminden bir kare Sterling, yardımcısı gibi rol yapmaya başlar. Kardeşi Ben’i de ilk defa kendiyle gurur duymasını sağlamak için bir toplantıya götürmüştür, ama yorumlar karşısında Ben çok eğleniyordur. Ve böylelikle hikayemizin geliştirici unsuru olan bir iddaya girerler. Ben ,abisinden KTEX TV’yi kurtarmasını ve Chloe’den bir  onay almasını ister. O yorumlardan sonra bunun imkansız olacağını düşünmektedir. Çünkü bayanın nefreti fena boyuttadır.Bunu üzerine Sterling, yardımcısı ismi ile danışmanlık ve yardım için KTEX TV de işe başlar.

Chloe, toplantı sonrasında bir gece önce tanıştığı o adamın Tv’lerinde çalışacağını duyunca çıldırır. Onu görmemezlikten  gelmek için planlar yapmaya başlamıştır bile.

Kitabımızın yazarı Linda Francis Lee hakkında maalesef herhangi bir ön bilgim yok. Belirttiğim üzere tesadüfi aldığım bir roman ve benim film havasında dediğim tarzda olup, bir filmi nasıl kapatamıyorsanız, Bana Bir Söz Yeter’i de aynı şekilde elinizden düşüremeyeceksiniz. Sıcak aile ilişkileri ve dostlukları ile romanımızın içinizi ısıtacağı düşüncesindeyim. Denemenizi öneririm. Eğlenceli, iyi okumalar 😉