KÜRK MANTOLU MADONNA – SABAHATTİN ALİ

kurk-mantolu-madonnaMaalesef işler, okul, yılbaşı telaşı derken uzun zaman önce bitirdiğim bu muhteşem eser hakkında yazamadım. 
Önce kitabı okuma öykümü anlatayım. Zaten uzun zamandır merak ettiğim ve okumak istediğim bir kitaptı Kürk Mantolu Madonna. Öncelikle ismi, ardından hakkında yapılan yorumlar… Ancak kısmet olmadı diyelim. Sonra Kitapkardeşliği Aralık ayında Kürk Mantolu Madonna‘yı okuma kararı aldı. Bu da benim için bir fırsat oldu ve ben de başladım okumaya böylece…

Kitapkardeşliği’ni duymayan kaldı mı bilmiyorum, sosyal medya kullanıcısıysanız elbet rast gelmişsinizdir diye umuyorum, her ay belirli bir kitap seçip katılımcılarıyla beraber aynı kitabı okuyan bir topluluk. Tabii ben aralarına katılmadan çok önce kuruldu, ancak Kürk MantoluMadonna’yla birlikte ben de hem istediğim bir kitabı okuma, hem de Kitap Kardeşliği’ne katılma fırsatı bulmuş oldum. Her ay birbirinden güzel ve değerli eserleri okuyan bu topluluğun kapıları herkese açık…

Kürk Mantolu Madonna, neden bilmiyorum ama öncelikle hiç aşk romanı olduğunu düşünmemiştim. Bir de böyle güzel bir edebi eser olduğunu… 

Rasim, yeni olarak işe girdiği şirkette Raif Efendi adındaki içine kapanık, tercümanlık yapan bu adamla aynı odayı paylaşmaktadır. Raif Efendi, o kadar içine kapanık, sıradan bir adamdır ki, Rasim aksine dikkattini ondan ayıramaz ve bu adamın gizemli yönlerini düşünmeye başlar ve hakkında daha çok şey öğrenmek üzere fırsat kollar. Daha sonraları Raif Efendi’nin hastalandığı bir dönemde evine yaptığı ziyaretle aralarındaki seviyeli dostluğu ilerletirler ve Raif Efendi bir gün ona bir defter verir ve böylece kendi hakkında gizli kalmış her şeyi öğrenmesi için Rasim’e de yol gösterir. 

Raif Efendi, babasının onu Berlin’e sabun yapmayı öğrenmesi amacıyla gönderdiği, varlıklı bir ailenin çocuğudur. Ancak sanata olan ilgisi, onu hep babasının gözünde küçük düşürmüştür. Berlin’de bir gün bir galeride kürk manto giymiş bir kadının portesine rast gelir ve o günden sonra gözlerini bu kadından alamaz. Bu kadında tanıdık bir şeyler bulur. Her gün galeriye bu tabloyu izlemeye gelir. Bir gün bir kadın tarafından rahatsız edilince kendisiyle alay edildiğini zanneder ve böylece bir daha galeriye ayak basmaz. Ancak tablodaki kadını aklından çıkaramaz. Böylece onun hayalini kovaladığı bir gün portrenin sahibi Kürk Mantolu Madonna ile karşılaşır. Maria Puder ismindeki bu kadınla kurduğu ilginç arkadaşlık onu aşık olmaktan alıkoyamaz. 

Raif Efendi ne kadar aşıksa Maria Puder de kendinden o kadar emin değildir. Bu ilginç ilişkinin detaylarını öğrenmek istiyorsanız Kürk Mantolu Madonna‘yı okuyunuz 🙂

Bu kitabı iyi ki okumuşum. Böylece Sabahattin Ali ile de tanışmış oldum. Kürk Mantolu Madonna yalnızca sıradan bir adamın bile ne kadar derin hisler taşıyabileceğini, ne fırtınalı bir ilişki yaşamış ve başına neler gelebileceğini anlatmıyor, aynı zamanda hayattan da müthiş izlenimler içeriyor. Sabahattin Ali’nin gözlemlerini okuduğunuzda, gerçekten de böyle dediğiniz, daha önce farkettiğiniz ancak isimlendiremediğiniz olaylar görüyorsunuz. 

Kitap tabii ki çok eski bir dille yazılmış, ancak dipnotlarla anlayabiliyorsunuz merak etmeyin. Orjinaline saygı gösterilmiş ve böylece o zamanlara kadar da götürüyor sizi.

Kürk Mantolu Madonna bu yıl 70. yaşını kutlamış. İlk olarak bu değerli eseri herkesin okumasını öneriyorum. Ancak kitabın başında bir önsöz yer alıyor. Bu önsözü yazan kişinin düşünceleri nedeniyle yönlendirme amaçlı bulduğumu ve de kitap hakkında bilgi içerdiği için hoş bulmadığımı da eklemek istiyorum. 

Aşağıda Kürk Mantolu Madonna tablosuna ismini veren resim de bulunuyor. Keyifli okumalar..

madonna