Mahkum Prenses – Philippa Gregory

Mahkum Prenses son zamanlarda okuduğum en güzel, nefes kesici roman. Boleyn Kızı’nın yazarı Philippa Gregory’nin kaleme almış olduğu Mahkum Prenses, bir solukta okuyacağınız ve kolay kolay unutamayacağınız bir serüveni anlatıyor. Bu konuda anlatacağım çok şey var…

Catalina, İspanya Prensesi ve aynı zamanda Galler Prensesi, ileride İngiltere Kraliçesi olmak üzere büyütülmüş. 3 yaşında iken İngiltere Kralı’nın varisi olan Arthur ile nişanlanmış ve bir gün İngiltere Kraliçesi olacağı günü beklemekte. 1491 yılında İspanya’nın Müslümanlarca saldırıya uğraması ile başlıyor Catalina’nın hikayesi. Bu savaş ile hayran olduğu annesi Aragonlu Katherine ve babası Ferdinand’ın Müslümanları İspanya’dan nasıl püskürttüğüne şahit olur. Ve böylece hayatının en güzel dönemlerini yaşayacağı Alhambra Sarayı’na taşınırlar.

Catalina annesine hep büyük hayranlık duyar. Nasıl duymasın? Aragonlu Katherine, savaş meydanında savaşmaktan bile çekinmeyen bir kraliçe. Krala her zaman desteğini gösteren, onu yönlendiren ve doğru kararlar veren birisi. Tanrı’nın hep yanında olduğunu, yaptığı her adımın da Tanrı’nın isteği olduğunu söyleyerek hareket eden birisi. Ve kızı Catalina’yı da bir gün İngiltere Kraliçesi olarak görmek ister, bu Tanrı’nın isteğidir. Böylece İspanya ve İngiltere sonsuza dek barış içinde yaşayacak, her tehlikeye birlikte karşı duracaklardır. Küçüklüğünden itibaren alıştırıldığı üzere, İngiltere’yi yönetmek Catalina’nın kaderiydi.

Sonunda Catalina 15 yaşına geldiğinde, önceden söz verildiği üzere İngiltere’ye doğru harekete geçer. Sonunda Arthur ile evlenecek ve annesi ile Tanrı’nın isteğini gerçekleştirebilecektir. Nitekim İngiltere’ye zorlu bir yolculuğun sonunda varır. Burası hiç umduğu gibi değildir. İngilizler beklediği gibi nazik, temiz değildir. Ama Catalina hikayemizin sonuna kadar yüzünden gülümsemesini eksik etmeyecek, evini özlediğini ve henüz anne kuzusu olduğunu kimseye belli etmeyecektir. İngiltere’ye vardığında ondan ilk etkilenen Arthur’un babası Kral Henry Tudor olur. Kral adeta bu genç kızı oğlu için istediğine bile pişman olur. Daha sonra Catalina Arthur ile tanışır, en başta onun iyi biri olduğunu düşünür. Ayrıca Arthur’un kardeşi Harry ile de tanışırlar. Harry henüz 10 yaşlarındadır ancak Catalina’dan etkilenir. Kralın küçük oğlu Harry, ailenin şımartılanıdır.

Düğün günü gelir ve sonunda Catalina ve Arthur evlenirler. İlk gecelerini Catalina’nın cesaretlendirmesi ile yaşarlar. Ancak aralarındaki ilişki Catalina’nın istediği gibi gitmez. Arthur da Catalina’nın onu istemediğini düşünür. Hatta onu saraydakilere rezil ettiğini bile söyler. Böylece aralarında gerginlik boy gösterir. Bu zamanlarda Arthur ve Catalina başka bir saraya taşınırlar. Yolculuk çok soğuk geçer ve Arthur Catalina’yı cezalandırdığını düşünerek onunla ilgilenmez. Ancak Catalina çok üşümüştür ve bunun üzerine hastalanır ve Arthur’u kötü biri olmakla suçlar. İşte bu anda Arthur ondan özür diler ve her şey bir anda değişir. Birbirlerine aşık olurlar ve bu aşk Catalina’nın kaderini belirler.

Arthur ile doyumsuz bir aşk yaşarlar. İleride kral ve kraliçe olduklarında İngiltere için yapacaklarını konuşurlar. Kızları ve oğulları için isim belirler. Geriye yalnızca tüm bu güzel şeylerin yaşanması için zamanın gelmesini beklemek kalır. İşte bu zamanlarda Arthur hastalanır. Artık iyi olamayacağı ve az zamanının kaldığı anlaşıldığında Arthur, Catalina’ya hayatının yeminini ettirir. Ailesine birlikte olmadıklarını söylemesini ister. Bu nedenle bu evliliğin geçersiz olduğunu ve kardeşi Harry ile evlenmesi gerektiğini söylemesi için yemin ettirir. Tek amacı, Catalina’nın İngiltere Kraliçesi olmasını istemesidir. Böylece hayalleri gerçekleşecek, olmasını istedikleri çocukları, Harry ile hayat bulacaktır. Ve Arthur ölür. Catalina ise söylemesi gereken yalanlar ile ortada kalır.

Catalina Arthur öldükten sonra ağlamaz. Acısını içine gömer, çünkü bir yalan söylemesini biricik aşkı Arthur istemektedir. Ve Catalina bu yemini yerine getirmek için her şeyini ortaya koyacağına söz verir. Öncelikle kocasıyla birlikte olmadığı yalanını söyler, ardından Harry ile evlenmesi gerektiğini. Ancak Arthur’un babası Kral Henry, buna itiraz eder. Ama Catalina’yı kendisi için istemekten geri duramaz. Catalina’ya bunu söyler, Catalina başta kabul etse de çocuklarının kral olma şansı olmadığından Harry ile evlenmesinin daha doğru olduğunu düşünür.

Ve bir gün Kral Henry ölür. Ancak Catalina bunun için tam 7 yıl bekler. Ardından Harry ile evlendiklerinde ise Harry’i onun ilk aşkı olduğuna inandırmak zorunda kalır ve sıra Arthur’a verdiği diğer sözlere gelir. Kraliyet için bir varis doğurmak, Arthur’un istediği gibi İskoç tehlikesini yok etmek, İngiltere’nin barış içinde yaşamasını sağlamak. Böylece Arthur’un da Catalina ve İngiltere ile birlikte sonsuza dek yaşamasını sağlamak.

Catalina tüm bunları yerine getirir, hikayeyi okuduğunuzda öğreneceksiniz. Ancak sonunda Harry de getirildiği oyunun farkına varır. Her şeyin çok geç olduğu bu dönemde Catalina, Arthur’a verdiği sözlerin hepsini yerine getirmiştir, artık rahatça ölebilir.

Bu muhteşem hikaye gerçek. Yazarın gerçek olaylar üzerine kurduğu bir kurmaca olsa da, tarihe bu denli yakın olmak heyecan verici. Değinmek istediğim bir kaç nokta var. Kitabı okurken Müslümanlara çok laf edildiğini düşünebilirsiniz. Ancak Catalina ve ailesinin her güzel davranışını Müslümanlardan aldığını görebilmek mümkün. Zaten Catalina da sonunda Müslümanlara haksızlık ettiğini, bu denli gurur duyduğu annesinin hata yaptığını anlıyor. Kitabı okurken bir çok kültürü  de öğreneceksiniz. Bu da kitaba ayrı bir özellik katıyor.

Philippa Gregory‘nin diğer kitaplarını okumadım. Ancak Mahkum Prenses, bende özel bir yer edinmeyi başardı. Bir kadının bir yeminin peşinden gidişini, bunu yaparken her şeyi göze aldığını okurken siz de duygularınıza engel olamayacaksınız.


Philippa Gregory’nin MorKitaplık’ta yer alan diğer kitapları;

Beyaz Kraliçe

Kraliçenin Soytarısı

Bu kitaba kitapyurdu.com’dan indirimli fiyata sahip olabilirsiniz

Mahkum PrensesPhilippa Gregory