Romanov’ların Son Evi – John Boyne

Küçüklüğümde Prenses Anastasia’yı konu edinen bir animasyon çizgi film seyretmiştim. O filmden bu yana Rusya’ya, Prenses Anastasia’ya ve de Çarlık Rusya’sındaki son hanedan Romanov’lara ayrı bir ilgim var. Bu nedenle Romanov’ların Son Evi‘ni, D&R’ın 5 TL kampanyasında Romanov ismini görür görmez aldım. Okul hayatının yoğunluğu nedeniyle hemen okuyamadım, hatta varlığını bile unutmuşum diyebilirim. Kitabı bitirdiğimdeyse böyle bir kitabı ben nasıl daha önce okumamışım demiştim.

romanovlarin-son-eviGeorgi, ailesi Çar’ı destekleyen bir köylünün oğludur. Bir gün köylerinden bir hanedan üyesi geçmektedir. Çarlık karşıtı bir ailenin oğlu, yakın arkadaşı Boris bu hanedan üyesine suikast girişiminde bulunur. Georgi bu suikasti kendisini kurşunlara atarak önler ve bu cesaretinin karşılığını kendisini sarayda bularak alır. Burada Çar Nikolay’ın oğlu Aleksey’in koruması olarak, ona hem arkadaşlık yapmak hem de göz kulak olmak üzere görevlendirilir. Tabii bu sırada Çar’ın kızlarından Anastasia’ya da gönlünü kaptırır. İkisi arasında yaşanan bu aşktan kimsenin haberi yoktur, kraliçeyle yakınlığı bilinen Rahip Rasputin dışında. Ülkede ise bu arada savaş rüzgarları esmektedir. Bir de üzerine ihtilal olur ve eski saray ihtişamından geriye hiçbir şey kalmaz. Hanedan üyeleri ise kendilerini bir evde hapis hayatı yaşarken bulurlar. Tarih sayfalarından bildiğimiz üzere, bir gece üzerlerine açılan ateş sonucu hanedan üyelerinin hepsi hayatını kaybeder.

Bir yandan da İngiltere’de yaşayan yaşlı bir çiftin hayatını dinliyoruz. Rusya’da yaşanan korkunç olaylara şahit olmuş, savaş görmüş, ihtilal görmüş bu çift vatan hasretiyle yanıp tutuşmaktadır. Olaylar arasındaki muhteşem bağlantıyı öğrenmek için de sizi kitabı okumaya davet ediyorum.

Romanov’ların Son Evi ile tam anlamıyla dondurucu soğuklarıyla ünlü Rusya topraklarına ayak basabilirsiniz. En çok sevdiğim betimlemelerin güzelliğiydi. Yazar John Boyne, sizi de o soğuklara ve de sarayın ihtişamlı havasına götürüyor. Bir de yazarın karakterlere hayat verişi, onların günlük yaşamını aktarış şekli de çok iyiydi. Öyle ki Georgi’nin Çar’la olan sohbetlerini sanki bir köşede ben de dinliyor gibiydim.

Bu tarihi roman şimdiye kadar okuduklarımın en iyisiydi diyebilirim. Konu benim ilgi alanım olduğu için beni içine zaten hemen çekiverdi ve elimden düşüremedim. Eğer siz de gizemli tarih olaylarına meraklıysanız Kayıp Prenses Anastasia’nın peşinden koşturan bu hikayeyi kesinlikle seveceksiniz. Kitabı okuduktan sonra Romanov’larla ilgili yapılan kısa belgeselleri de izlemenizi tavsiye ediyorum.