Bir Geyşanın Anıları – Arthur Golden

Japonya’nın en ünlü geyşasının gerçek anılarının kusursuz bir içtenlik ve ince bir lirizmle anlatıldığı bu romanda, bakire kızların açık artırmalarda en yüksek fiyatı veren alıcıya satıldığı; kadınların iktidarı elinde tutan erkekleri oyalamak için eğitildikleri; aşk hayallerine küçümsenerek bakıldığı, dış görünümü görkemli bir dünya gözlerimizin önüne seriliyor.

Arthur Golden’ın kaleminden çıkan Bir Geyşanın Anıları, Japon kültüründe önemli bir yeren tutan geyşaların gizli yaşamlarının kapılarını bizlere açıyor.

İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Chiyo adında bir Japon kızı balıkçı köylerinden birinde ailesiyle birlikte yaşamaktadır. Chiyo’nun annesi hasta, babası ise oldukça yaşlıdır ve balıkçılıkla uğraşır. Bu nedenle Chiyo, annesi öldüğü zaman babasıyla birlikte nasıl yaşayacaklarını çocuk aklıyla düşünürken Bay Tanaka adında zengin biri çıkagelir. Chiyo’yu ve ablasını daha sonra kendileriyle birlikte yaşamaya ikna eder ve Chiyo’nun babasıyla konuşmaya gider. Babası, Chiyo’nun anlayamadığı bir sebeple durmadan ağlamaktadır. Chiyo ve ablası, Bay Tanaka ile yaşayacaklarını zannederken geyşaların yetiştirildiği bir okiyaya satılmışlardır. Kyoto’nun Gion semtinde ablasıyla yolları ayrılan Chiyo artık yalnızdır ve bir geyşa olarak yetişebilmek için çalışmaktadır.

Chiyo, aynı okiyada yaşadığı Balkabağı ile birlikte geyşalık eğitimi veren bir okula gitmeye başlar. Burada dans ve müzik dersleri alan Chiyo, geyşa olmanın aynı zamanda da bir sanatçı olmak olduğunu öğrenir. Ancak Chiyo’nun niyeti geyşa olmak değil, balık kokan köyüne ve ailesine geri dönmektir. Önce ablasını bulması gerekir. Chiyo’nun kaldığı okiyadaki geyşa Hatsumomo, Chiyo’nun güzelliğini ve büyüleyici mavi-gri gözlerini kıskandığından ve onun ileride kendisine rakip olacağını düşündüğünden Chiyo’ya yardım etmek için ablasının yerini söyler. Chiyo ablasını bulduğunda kaçma planları yaparlar, ancak Satsu kaçmayı başarırken Chiyo yakayı ele verir.

Bir okiyadan kaçmak, o okiyanın adını lekelemektir. Bu nedenle Chiyo’nun geyşalık eğitimi almasına son verilir. Bu sırada Chiyo Bay Tanaka’dan ailesinin öldüğüne dair haber alır. Bu haberin de üzerine  artık hayatta bir amacı olmadığını gören Chiyo üzülürken, sokakta ağladığını gören bir adamla karşılaşır. Bu adam bir şirketin başkanıdır ve herkes onu Başkan diye çağırır. Başkan Chiyo’nun gönlünü fethederken Chiyo’ya bir amaç verdiğinin farkında değildir. Chiyo henüz çok küçük olmasına karşın Başkan’a aşık olur ve bundan sonra hayatını Başkan ile tekrar karşılaşabilmek için geçirir. Bunun da tek yolu geyşa olabilmektir.

Bir gün Hatsumomo’nun Gion’da rakiplerinden olan güzel Mameha, Chiyo’yu görmek için okiyaya gelir. Okiya sahibesinden Chiyo’nun geyşalık eğitimini üstlenmek için izin alır. Böylece Chiyo dileğini gerçekleştirmek için tekrar geyşa olmaya adım atmaktadır. Bu yolun sonunda tek amacı Başka ile tekrar karşılaşabilmektir. Chiyo, Mameha ile birlikte olmaya başladığı zaman artık Sayuri adını almıştır.

Mameha ile bir yandan çalışırken, bir yandan da Hatsumomo’nun kıskançlıklarını ve bu nedenle kendisine zarar vermesini önlemeye çalışırlar. Bir gün, Iwamura Elektirik’in yöneticisi Nobu’nun davetiyle bir sumo maçına davet edildikleri sırada Başkan ile karşılaşırlar. Nobu ile ortak olan Başkan, Sayuri’yi tanımaz. Ancak Sayuri bundan sonra Başkan’a yakın olabilmek için Nobu ile yakınlaşınca işler istediği gibi yön bulmaz.

Bundan sonrası daha dolambaçlı bir hikaye. Sayuri Gion’un en tanınmış geyşası haline gelene kadar istemediği bir çok olayı da yaşamak zorunda kalır. Bu sırada 2. Dünya Savaşı etkilerini göstermekte, geyşalar engellenmektedir. Zor yıllarda yaşananlar ve Sayuri’nin Başkan’a ulaşabilmek için yaptıkları Bir Geyşanın Anıları‘nda yer alıyor.

Bir Geyşanın Anıları Arthur Golden tarafından yazılmış, önsözde belirtildiği üzere gerçek hayattan alınmış bir hikaye. Arthur Golden’ın arkadaşı olan Geyşa Sayuri, hikayesini ona içtenlikle anlatıyor ve bu hikaye en sonunda bizlerle buluşuyor.

Sayuri’nin ağzından aktarılan olaylar, her zamanki gibi birinci ağızdan aktarılmanın avantajını burada da gösteriyor. Olayları daha hissederek okumak mümkün. Japon kültürüne bu kadar yakınlaşmak da cabası. Geyşa kelimesinin gerçek anlamlarını bu kitapta daha net anlıyoruz. Kitapta olayların geçtiği 2. Dünya Savaşı zamanının etkilerini de görebiliyoruz.

Bir Geyşanın Anıları, Arthur Golden sayesinde gizli bir dünyayı bizlere gösteriyor. Çünkü geyşa olmak bir çok kısıtlamayı beraberinde getirdiği gibi gizlilik en başta yer alıyor. Bu nedenle bu dünyayı sizler de ziyaret edebilirsiniz. Kitabın filmi de bulunmakta. Filmi de çok beğendiğimi eklemek istiyorum. Okuduktan sonra filmini de mutlaka izleyin.