DIŞA YOLCULUK – VIRGINIA WOOLF

Merhaba sevgili okurlar,

İlk olarak biraz Virginia Wollf’tan söz etmek istiyorum.

1882’de İngiltere’de doğan İngiliz yazar 20. yüzyılın modernizm akımının en önemli yazarlarından biridir. Daha sonrasında romanlarında ‘stream of conciousness’ -bilinç akışı- tekniğini kullanmıştır. Romanlarında feminizm etkileri de görülmektedir. Okula gönderilmeyen Woolf yazar olan babasının kütüphanesinde geliştirir kendini. Eşcinsel olduğu söylenilen Woolf’un bunu eserlerine de yansıttığı söylenilmektedir. Sudan korktuğu söylenilen yazarımız girdiği bir bunalımdan çıkamaz ve ceplerine taş doldurup bir nehre atlayarak intihar eder.

Dışa Yolculuk, Virginia Woolf’un ilk kitabıdır. Londra’dan yolan çıkan bir grup İngilizin seyahatlerini ve Amerika’ya varışlarını ve oradaki hayatlarını konu alır. Londra‘da ve Amerika’da insan ilişkilerini, dini ve ölümü ele almıştır bir bakıma Woolf. Ama en önemli noktalardan biri de kadınların ikinci plana atılmasını eleştirmiştir. Oy hakları bile olmayan kadınlar bence kusurlu varlıklar olarak görülmekteymiş o zamanlar. Erkekler ise mükemmel ve zeki varlıklardır tabii ki.

disa-yolculuk

Dikkatimi çeken önemli noktalardan biri de özellikle bir karakter vardı ve insanlarla okudukları kitaplara göre ilişki kuruyordu ve okumadıkları kitapları yüzüne vurup ezmekten zevk alıyordu adeta. Demek istediğim kitaplardan çok bahsedilen bir kitap olmuş. İçinde İngiliz Edebiyatı’ndan birçok isimle karşılaşabilirsiniz (John Donne, John Milton, Jane Austen vb…). Bu sevdiğim bir ayrıntı olsa da o karakterin davranışlarından pek hoşlandığım söylenemez.

Virginia Woolf’u ilk defa okuyorum ve cidden anlaması zor yazarlardan biri bence, insanı düşünmeye teşvik ediyor. Yazdıklarıyla acaba burada ne demek istemiş yazar? derken bulabilirsiniz kendinizi. Ben bu kitabı hakkını vererek okuduğumu düşünmüyorum. Neden derseniz… Yazar çok güzel yazmış olsa da bazı şeyleri garipsedim ve klasik olması gerçeğinden dolayı maalesef yavaş ilerledi benim için ve bazen düşünmeden hızla geçtim sayfaları.

Bunu da paylaşmadan geçemeyeceğim, bana en çok şunu düşündürttü bu kitap. O zamanlar da insanların vakit geçirmek için yapabildikleri şeyler o kadar kısıtlıymış ki biz olsak ne yapardık? Demek istediğim kadınların tek yaptıkları kitap okumak, piyano çalmak ki bazıları yapıyor bunu ya da nakış işi yapmak ya da ayda bir pikniğe gitmekmiş yaptıkları. Erkekler de sohbet edecek birinin peşinde ya da onlar da sadece kitap okuyup bazen oyun oynuyormuş. Bende sahip olduklarımızın kıymetini bilmeliyiz sonucunu çıkardım.

Ama şu da bir gerçek Virginia Woolf öyle bir zamanda yaşadığı için böyle edebi yüklü güzel bir eser çıkmış ortaya, şimdi böyle eserleri daha nadir görüyoruz sonuçta. Yaptığı tasvir ve tanımlamaları çok hoş gerçekten. 

Dışa Yolculuk bana biraz Jane Austen’ı hatırlattı. İnsanların uğraşları, ilişkileri ,eğlenceleri benzerlik gösterse de Virginia Woolf’un romanlarında farklı olarak içsel yolculuk ve eleştiriye daha çok yer verilmiş.

İngiliz Edebiyatı ile ilgilenenlere ve kendine güvenenlere öneriyorum, ben sadece bende uyandırdığı duyguları paylaşmak istedim sizlerle, iyi okumalar.