Ne oldu bana bilmiyorum. Korku-gerilim-polisiye üçlüsünden bir anda kendimi ilk gençlik dönemlerinin aşk heyecanı içinde buldum. Hakkındaki güzel yorumlardan etkilenip serinin ilk kitabı Fısıltı’yı okumaya başladım. “Fantastik” tamam, “gerçek değil” tamam. Buna rağmen, bir aşk ancak bu kadar naif, bu kadar gerçekçi anlatılabilir. O elektrik kitaptan öyle güzel yansıyor ki… İkinci ve üçüncü kitaplarda, aşkın o ilk heyecanı yerini biraz daha çiftin çevresinde gelişen olaylara bırakıyor, ancak heyecanı bir an bile eksilmiyor. Tabi bu heyecanı yaratan öğelerin siyah melek, beyaz melek, melez gibi öğeler olduğunu hatırlatmam gerekir. Eğer ilk kitapta hikayenin içine girdiyseniz kesinlikle yadırgamıyorsunuz. Diğer kitapları severek ve heyecanla okuyacaksınız.
Kahramanımız Nora babasını kaybetmiş bunu üzerinden atamamış genç bir kız. Okula yeni gelen koruyucu melek Patch ise karanlıklar içinden onu kendine çeken bir mıknatıs gibi. Her nefeste birbirlerine daha çok yakınlaşmaları etkileyici bir dille ifade edilmiş. İlk kitabın sonunda roller ile ilgili kavramlar çözülmüş oluyor. İkinci kitap Çığlık‘ta biraz Patch’e kızıyorsunuz. Bu defa kıskançlık dalgası, Nora’nın çözmeye çalıştığı iki dünya arasındaki olaylar hikayenin temelini oluşturuyor. Üçüncü kitap Sessizlik “Aralarındaki çığlıklar yerini sessizliğe bırakıyor “şeklinde tanımlanmış arka kapakta. Aslında söylemek istediklerimizin çoğu sessizlikte gizli değil midir?
Hush Hush Serisi’nin dördüncü ve son kitabı 23 Ekim 2012’de çıkıyor. Sanırım çevrisinin yapılıp, yayınlanması biraz zaman alır ama heyecanla bekliyorum. Son bir not, yazarın internet sitesinde kendi hayalinde canlandırdığı Nora ve Patch karakterleri kişileştirilmiş. Ben, kendi hayal ettiğim versiyonunu daha çok sevmiştim. Yine de eğer önce Yazar Becca Fitzpatrick nasıl tipler hayal etmiş diye bir bakayım diyorsanız inceleyebilirsiniz.