Hürrem, Osmanoğlu’nun tacına ve tahtına ortak olmaya geldi. Hala şu sırrı çözmeye çalışıyoruz. Hürrem, bir melek miydi? Yoksa şeytan mı?
Moskof Cariye Hürrem, Demet Altınyeleklioğlu’nun kaleme aldığı, Osmanlı’nın hareminde yaşananları ve kurulan akıl almaz komploları anlatan bir solukta okuyacağınız bir kitap.
Alexandra, Osmanlı nedir ve kimdir daha bilmez iken bir gece evinden pazarda satılmak üzere kaçırılan bir kızdır. Henüz çocuk olan Alexandra, bu yaşta evinden koparılmanın korkusunu yaşarken bir de esir pazarlarında satılacağından korkmaktadır. Ancak önce onu kaçıran, ardından da ona kötülük etmek isteyen barbarlardan koruyarak babalık yapan Taçam Noyan ile birlikte bambaşka bir hayatı yaşamaya başlar. Taçam Noyan ile dağlarda özgür bir gençkız olarak yetiştikten sonra, Taçam babası Alexandra’yı Kırım Hanı’nın annesinin yanına verir. Böylece Alexandra saray adabıyla burada tanışır. Göz kamaştıran güzelliğiyle bir gençkız olarak yetiştiğinde, bahtının açık olması umuduyla da Osmanlı sarayına gönderilir.
Osmanlı’ya başta lanet okuyan Alexandra, zamanla burada işlerin nasıl yürüdüğünü anladığında kafasında tek bir düşünceye yer verir; Osmanoğlu’nun tacına ve tahtına ortak olacaktır. Bu amacı da öncelikle Osmanlı Padişahı Sultan Süleyman‘ın dikkatini çekmekle mümkündür. Alexandra güzelliğiyle ve sesiyle tüm sarayı adeta büyüler. Kızıl saçları, bembeyaz teni herkesi hayran bırakırken, Valide Sultan’ın da dikkatini çeker. Valide Sultan ile arasını iyi tutan Alexandra, Süleyman’a giden yolu da böylece bulmuş olur.
Sultan Süleyman Alexandra’ya, güzelliğine, sesine vurulur. Ve Alexandra’ya yeni ve manalı bir isim verir; Hürrem, yani güleryüzlü ve güzel gözlü. Hürrem olarak geçmişini geride bırakmaya kararlı olan Alexandra, artık amacı için yaşamaya başlar.
Hürrem, Süleyman ile eşsiz bir aşk yaşar. Süleyman Hürrem’in aşkından şehzadesinin annnesi Gülbahar Mahidevran Sultan’ı bile unutur. Hürrem ise her zaman politik davranmaya devam eder. Ağzından tek bir kötü söz çıkmaz, herkese güleryüzlü davranır ancak her istediğini de yaptırır.
Hürrem Süleyman’a evlatlar verir. Süleyman’ın kendisine nikah kıydırması için Müslüman olur ve Osmanlı’da ikinci kez bir eş olur. Oğullarından birini tahta geçirmek için cinayetler işler, rüşvet verir, kızını sevemeyeceği biriyle evlendirir. Kendi oğlunun tahta çıktığını göremese de, Osmanlı tahtına kendi kanından birini çıkarır.
Moskof Cariye Hürrem, önce belirtmeliyim ki kurgu olarak mükemmel. Tarihçilerin hala dolduramadığı boşlukları, Demet Altınyeleklioğlu mantıklı olaylarla doldurmuş. Ancak bunun bir kurgu olduğunu, yazılanların gerçekliğinden şüphe ederek okumamız gerektiğini önemle vurguluyorum.
Kitapta Osmanlı kültürünü, saray adetlerini daha iyi anlamamız mümkün. Osmanlı’nın altın çağını yaşatan Kanuni Sultan Süleyman‘ın yaptıkları, vicdanıyla yüzleşmeleri, aldığı kararlar Süleyman’ı bir padişahtan çok bir insan gibi anlayabilmemizi sağlıyor. Ancak kapalı kapılar ardında yaşanan bu olayların bu şekilde anlatılmasında birtakım sakıncalar da gördüğümü belirtmek istiyorum. Müslümanlığıyla, adaletiyle, savaşçılığıyla bugün bile hayran olduğumuz Kanuni Sultan Süleyman’ın içki içiyor olması ve kadınlara karşı güçsüzlüğü; saraya gelen kızların eğitildiği, güvende oldukları, Osmanlı kültürüyle ve saray adabıyla tanıştıkları Harem’de taciz olaylarının olması; Hürrem’in bile zaman zaman kadınlara ilgi duyması ve münasebette bulunması aklımızdaki Osmanlı düşüncesiyle uyuşmuyor. Yazarın bu konularda abartıya kaçtığını düşünüyorum. Özellikle yaşanan cinsel münasebetlerin aktarılma şekillerini hoş karşılamadığımı belirtmek istiyorum, böyle bir kitapta çok gereksiz kaçan bölümler bunlar. Sarı Selim’in Süleyman’ın oğlu olup olmadığı bile şüphe konusu.
Hürrem‘i genel olarak yaptıklarından ötürü tarihimizde kötü bir sayfa olarak biliyoruz. Demet Altınyeleklioğlu‘nun Hürrem’i sürekli vicdanıyla hesaplaşan, zaman zaman pişman olan ama asla pes etmeyen güçlü bir karakter. Hürrem’in vicdanıyla yaptığı konuşmalar, onun yaptıklarını anlamamızı sağlamak üzere verilmiş.
Tarihteki tam cevabı bulunamayan sorulardan bir tanesi olan Şehzade Mustafa’nın Sultan Süleyman’a olan karşı çıkışı da, Mustafa’nın masumiyetiyle kurgulanıyor. Tüm bu olaylar aslında tarihe başka bir gözle bakmamızı sağlıyor diyebilirim.
Moskof Cariye Hürrem, genel olarak güzel bir roman. Kurgu olduğunu, yani gerçekliği yansıtmadığını unutmayarak bir solukta okuyabileceğiniz bir tarihi roman. Hürrem’in tahta giden yolu oğullarına açmak için yaptıklarını okurken hem dudağınız uçuklayacak, hem de gerçek bir Osmanlı olabilmek için kendisiyle ve geçmişiyle verdiği savaşı okurken onun sesine kulak vereceksiniz.